İnşaat Mühendisliği mesleğinde görülen hastalıklar nelerdir?
İnşaat Mühendisi olmam hasebiyle çalışma ortamımızda birçok hastalık yaratabilecek etkilere maruz kalıyoruz. Gerek Şantiye ortamında, gerek çalışma ortamında birçok riskle karşı karşıyayız. Bunlardan en sıkıntı vereni ‘gürültü’ riski etmeni olarak karşımıza çıkıyor.
İnşaat mühendisi olarak Teknik anlamda kullandığımız, kullanmak zorunda kaldığımız İş aletleri ve Makine Mobilizasyonları işitme kaybına neden açabilmektedir. Meslek hayatımız gereği, birçok ortamda inşaat ile alakalı çalışmalar sürdürdüğümüzden dolayı kimyasal tehlikelerle de karşı karşıya kalıyoruz. Mesela bir Kimya fabrikasında betonarme imalat yaparken, meslek grubumuzun ana risklerine karşı kimyasal riskleri de göz ardı edemiyoruz. Hava yoluyla soluduğumuz kimyasallar ciğerlerimize zarar verebildiği gibi, temas yoluyla ciltte hastalık da oluşturabiliyor. Yüksekte çalışma ya da derinde çalışma gibi durumlarda da düşmeye bağlı risklerle beraber, basınca bağlı diğer risk etmenleriyle de karşı karşıyayız. Genel olarak mesleki işlerimizin getirmiş olduğu sıkıntıları dile getirmek gerekirse, Kas-İskelet sistemini zorlayıcı imalatlar yapıldığından dolayı birçok rahatsızlığa da göğüs germek zorundayız. Örneklendirmek gerekirse eğer, betonarmenin yapı taşlarından olan çimentoya değinmek istiyorum. Şantiye alanında tüm baretleri de içine alan hastalık oluşum noktasında tedbirli yaklaşmamız gereken çimento; en çok solunum yollarımıza rahatsızlık vermektedir. Havada bulunan tozlar ile birlikte, mikro-makro klimatik şantiye ortamı bunların en önemli nedenlerini teşkil etmektedir. Genellikle episemi ile birlikte görülen kronik bronşit, mesleki hayatımızı teşkil ettiğimiz çalışma sahamızda en sık görülen solunum yolu rahatsızlığıdır.
İmalat sürecinde kullanmış olduğumuz Normal Portland çimentosuna baktığımızda ise, serbest silis tanecikleri (kristal kuvars) içermediği için silikoz hastalığına sebep olmaz. Ancak asitlere karşı dayanıklı olan çimento türleri serbest silis tanecikleri içerdiğinden, solumaya maruz kalındığında kesinlikle silikoz hastalığına yakalanma riskini de beraberinde getirmektedir. Bunlardan mümkün olduğunca korunmak için 3M maskelerini kullanmaya çalıştığımızı da ayrıca belirtmek istiyorum. Belirli bir süre (miktarına bağlı olarak aylar ya da yıllar) boyunca bu toza maruz kalınırsa eğer, silikoz adı verilen bir tip pnömokonyoz hastalığı gelişir. Tüberküloz, akciğer kanseri ile artrit gibi otoimmün hastalıklara da neden olabilmektedir. Mesela çimento kaynaklı hastalıkların yanı sıra, hafriyat alım işlerinde de Silis tozu, toprak yeni kazıldığında çok daha tehlikeli olabiliyor. Ayrıca belirtmeli ki daha önce ortaya çıkmış ve bir yerde kalmış silis tozunun yeniden solunması yeni kazılarak taşlardan ortaya çıkan taze tozun solunması kadar tehlikeli değildir.
Hususen Yol Şantiyelerinde durum biraz daha ağır olmakla beraber; fabrika alanlarında yapılan inşaat imalat sürecinde de durum pek farklı değildir. Araba tekerleklerinden kaynaklı, petrol bazlı olduğunu bildiğim asbest lifleriyle de karşı karşıya kalabiliyoruz.
Kısaca özetlemek gerekirse, Solunum Yolu Hastalıklarıyla beraber, Kas-İskelet sistemine zarar verici hastalıklara maruz kalınabilmektedir. Mümkün olduğunda risk etmenleriyle teması kesme yolunda İş Sağlığı Güvenliğine uygun önlemleri almak, bu hastalıklara yakalanma ihtimalimizi azaltmaktadır.